bir politik hayvan olarak insan


BİLGE FELSEFECİ Felsefe, psikoloji, Sosyoloji, Mitoloji



KATEGORİLER
Felsefe
Psikoloji
Sosyoloji
Mitoloji
Antropoloji
Edebiyat
Tarih
Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR)
Genel-Kültür
Bilimler
Makaleler
Kitap Özetleri
Konferanslar
Sözlükler
Kitap & Kaynaklar
Forum
Sizden gelenler
Linkler
Hakkında
iletişim
PAYLAŞIM DERGİSİ

İncelemek için tıklayın
REKLAM
BİZE ULAŞIN

Web'te Türkçe

e-mail
bilgefelsefeci@gmail.com
  Bir "Politik Hayvan Olarak" İnsan

Diyalektikçi Platon, bilginin çeşitli formları ve bunların problemleri arasın­da bir bağlantı görüp, idealar teorisi ile devlet, etik ile estetik vb. öğretiler ara­sında katı bir ayrım yapmazken; analizci Aristo çeşitli disiplinleri birbirinden ayırmayı hedefler. Teorik, pratik ve poetik disiplinleri (sırasıyla theoria, praxis ve poiesis'e tekabül eder) birbirinden ayırmaya çalışır ki bu disiplinler bilgi (episteme), pratik bilgelik (phronesis) ve teknik beceri sanatı (techne) ile ilişki­lidir. Teorik disiplinlerin hedefi hakikati tespit etmektir. Aristo üç teorik disip­lini dikkate alır: Doğa felsefesi, matematik ve metafizik

   Doğa felsefesi idrak edi­lebilir ve değişebilir şeyleri belirlemeye çalışır. Matematik değişmeyen, sayıla­bilir niteliklerin peşindedir. Metafizik ise bağımsız olarak var oldukça değişme­yen formları belirlemeye çalışır. Bu anlamda, doğa felsefesinden matematiğe, oradan da metafiziğe ulaşan giderek artan bir soyutlama yoluyla konuşmakta­dır. Pratik disiplinlerin hedefi kazanılmış, ahlakî yeterlik üzerinden akıllıca dav­ranışlara ulaşmaktır. Böyle bir ahlakî yeterlik (phronesis) sadece çeşitli toplum­sal durumlar içinde deneyim kazanmış, bu çeşitli durumlar karşısında verece­ği tepkiyi bilen olgun insanların eşliğindeki kişisel deneyim sayesinde elde edi­lebilir. Bu duyusal deneyimden farklı bir deneyimdir. Bu herkesin toplumsal olayları değerlendirebilme yeterliğini kazanmak için yaşaması gereken bir de­neyimdir. Sonuç olarak, büyük ölçüde, tek başına önermelerle iletilemeyip, an­cak insanların katılarak ve yaşayarak elde etmeleri anlamında "davranışsal bil­giden" söz edebiliriz. İlginçtir ki Aristo, ahlak felsefesi ve siyaseti "pratik" disip­linler olarak sınıflandırır. Siyasete gelince, Machiavelli ile başlayan Realpolitik fikrinde olduğu gibi, siyasetin sadece bir güç mücadelesi olduğu yönündeki gö­rüşten kendini uzak tutar. Aristo'ya göre siyaset insanların birbirini yetiştirece­ği açık ve aydın bir etkileşim ile yapılmalıdır ve insanların problemlerine adil ve iyi çözümler bulmaya çalışmalıdır.

Aristo, ahlakî yeterliğin edinilmesinin önemini vurgular. Daha sonra görece­ğimiz gibi ahlak felsefesini evrensel, ahlakî ilkelerin doğrulanması sorunuyla sı­nırlandıranlar (Kant'ın kategorik şartında olduğu gibi) ve onu bir yararın aza­mileştirilmesi sorunu olarak görenler (Bentham gibi yararcılarda olduğu gibi) bulunmaktadır. Praxis kavramıyla Aristo iyi işler yapma, ahlakî yargılarda bu­lunma yetisini edinme ihtiyacını kendisinin de kabul ettiğini göstermektedir ve bu bireyin başkalarıyla birlikte yetiştirilmesini içerir ve teorik meşrulaştırma ya da normların eleştirilmesi biçiminde öğreneceklerimizin ötesine geçmektedir.

Poetik disiplinlerin hedefi bir şeyler üretmektir. Bunlar yaratıcı (poetik) disiplinlerdir. Bu üretim, sanatsal yaratıcılık üzerinden gerçekleşebilir; işte bu yüzden şiir ve retorik burada dahil edilmiştir. Fakat, bu aynı zamanda teknik üretim üzerinde de gerçekleşebilir ve Aristo burada farklı türden sanatları düşünüyor.

Son olarak, şunu kaydetmeye değer ki Aristo, Mantığın Babası, mantığı bizatihi kendisini diğerlerinin yanında bir disiplin olmaksızın tüm disiplinlerin parçası olan bir araç (Yunanca: organon) olarak sınıflandırır. Bunu şöyle de söyleyebiliriz: Aristo, dili bir araştırma nesnesine dönüştürür ve gördüğü şeyi dilin iç yapısı olarak bulur: Mantıksal olarak doğru çıkarımlar (ispatlar). Dil bütün akademik disiplinlerin bir parçası olduğundan, mantıksal olarak doğru olan çıkarımların bir incelemesi, tüm disiplinlerde ortak olan bir şeyin incelemesi olacaktır.

Teorik disiplinler içerisinde, bu önermelerin iddia ettiğinin zorunlu olarak doğru olması anlamında mutlak biçimde kesin olan bilgiye Aristo'nun özel bir ilgisi vardır. Aristo, ontolojisinde olduğu gibi, bu tür bilgiyi farklı tözlerdeki asli niteliklerde arar. Öyleyse, geçerli argümanlar kullanarak, bu tür kesin bilgiyi (tözlerin genel nitelikleri) ifade edebilmek ve diğer eşit ölçüde kesin yargılara kayabilmek önemlidir. Mantık bir münakaşa teorisi ya da bir ispat teorisi olarak Aristo’da tam anlamıyla bu işi görür: Mantıksal olarak geçerli çıkarsamalarla bir dizi doğru ve kesin ifadeden diğer eşit ölçüde doğru ve kesin ifade dizisine geçebiliriz. Mantık bu geçişi güvence altına almaktadır. Aristo, mantıksal olarak geçerli çıkarsamaları ya da iki öncül ve bir sonuç içeren kıyaslar (syllogism) ki burada sonuç, öncüllerden bir mantıksal zorunlulukla çıkar - incelemiştir. İşte bir örnek:

1. öncül: Bütün insanlar ölümlüdür.
2. öncül: Sokrates bir insandır.
Sonuç: O halde Sokrates ölümlüdür.

Bir kıyasta üç terim vardır ("insan", "ölümlü" ve "Sokrates"); her bir öncülde ve sonuçta, iki terim vardır. İki öncülde ortak olan terim ("orta terim"), sonuçta görünmez. Aynı zamanda "bütün", "biraz" ya da "hiç" gibi terimler de vardır. Bu yolla, bazıları geçerli bazıları geçersiz çeşitli kıyaslar oluşturabiliriz. Önce iki geçerli çıkarsama:

1. öncül: Bütün M'ler P'dir.
2. öncül: Bütün S'ler M'dir.
Sonuç : Bütün S'ler P'dir.

öncül: Hiç bir M, P değildir.
öncül: Bütün S'ler M'dir.
Sonuç: Hiç bir S, P değildir.

Bu iki çıkarsamayı (geleneksel olarak Barbara ve Celerent diye adlandırılır) kümeler arasındaki ilişkiler halinde sunabiliri.

Şimdi geçersiz bir çıkarsama örneği verelim.

1. öncül: Bütün M'ler P'dir.
2. öncül: Bazı S'ler M'dir.
Sonuç : Bazı S'ler P'dir.

Geçerli bir çıkarsamamız fakat yanlış bir sonucumuz olabilir. İçindeki öncüllerden biri yanlış, çıkarsaması (Celarent) geçerli ve sonucu yanlış şu örneği ele alalım.

öncül : Hiçbir kuşun tüyü yoktur.
öncül : Bütün kargalar kuştur.
Sonuç : Hiçbir karganın tüyü yoktur.

Sadece her iki öncül de doğru olduğunda, geçerli bir çıkarsamanın doğru bir sonuç verebileceğinden emin olabiliriz; önemli olan bir çıkarım'ın geçerli olup olmadığı sorusunu ve öncüllerin doğru olup olmadığı sorusunu birbirinden ayırmak zorunda olmamızdır (Tüm öncüllerin savunulurluğunu kontrol et­memişsek, mantıklı olmamızın bir yararı olmayacaktır!).
Aristo, tüm mantıksal olarak doğru olan çıkarımların kanıtlanamayan ilkeleri öngördüğüne inanır; örnek verirsek çelişki ilkesi: Aynı şey, aynı nesnenin hem sıfatı olup hem de olmamayı, aynı zamanda ve aynı biçimde başaramaz. Bu, Aristo’ya göre ispatı mümkün olmayan ilk ilkedir; fakat bu ilke, dilin her türla rasyonel kullanımı için vazgeçilmezdir.







 
 

 
 
 
 



PageRank http://ibrahimkazan.tr.gg
Konferans & Seminer

MAKALELER
Marx 'ın yabancılaşma teorisinin kavramsal yapısı

Frankfurt okulunun doğa ve toplum ilişkisine yaklaşımı

Felsefenin biraysel sorunlara uygulanışı üzerine

Bir Politik Hayvan Olarak İnsan

Son Eklenen Yazılar
DEĞİŞMENİN KAÇINILMAZLIĞI

EĞİTİM VE TOPLUM

FELSEFENİN BİREYSEL SORUNLARA UYGULANIŞI ÜZERİNE

BİLİM VE FELSEFE BAĞLAMINDA PSİKOLOJİ
Firefox

 

firefox

Siteyi daha iyi görüntüleyebilmek için Firefox tarayıcı kullanmanızı öneririz.

www.firefox.com

Template by

Free Blogger Templates

BLOGGER

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol